15 Ekim 2011 Cumartesi

Herkes Yatağa

''Avrupa feodal toplumunda tüm kent sakinleri mumlarını aynı saatte söndürmek zorundaydılar; bayramlar dışında. Düzen ve baskı güçlerinin doğal yapısı, her zaman belirli bir uyku saatini zorunlu kılar. Bu belirli saatin erken bir saat olması da yine onların doğal yapısından kaynaklanır.''  (Gündüz Vassaf, Cehenneme Övgü, sf:16-17)
Gece özgürlüktür. Öncelikle karanlığın çökmesinden dolayı oluşan melankoli ve algıdaki dağınıklık giderimi kişiyi kendi içinde bir yolculuğa iter. Gündüz Vassaf'ın da kitabında(a.g.e.) belirttiği gibi gece düzen kurumları uykudadır. Belki de bu bilinçaltından dolayıdır ki insan, gece yaratan gündüz ise uygulayandır. Yazarların birçoğu yazılarını mum ışığında yazmış olduklarını belirtir. Bunun sebebi, hepsinin gündüz işi olması olamaz diye düşünüyorum. Her şeyi bir kenara koyun. En çok gece içer insan. Gece sarhoş olur. Yani kendisini gece tanır, gündüz yaşayanlar gece yaratanlara dönüşürler.
Çok saygıdeğer ve zeki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanımız Taner Yıldız, geçtiğimiz gün bir açıklama yaptı. Açıklama şu şekilde ''Mesai erken başlayınca erken bitecek. Böylece gün ışığından daha fazla yararlanacağız. Esnafımız zaten bunu yıllardır yapıyor. Bu aslında kültürümüzde de var. Devlet bunu niye yapmasın ki? Yılda 3 milyar kilovatsaat elektrik tasarruf edebiliriz'' ''Uyku süresinde azalma olmaz, vatandaş akşam daha erken uyur'' Şimdi öncelikle şöyle düşünün. Memur kişi mesaiye saat 6'da başladığında İstanbul trafiği düşünüldüğünde en az 4:30da kalkmaz zorunda. Hava zaten 5:30'da ancak aydınlanıyor. Yani durduk yere sabahtan bir buçuk saatlik bir enerji kaybı var. Onu da geçtim, mesai saatini öne çekerek enerjiden tasarrufu hedefleyen bir dahi, acaba c.tesi günü  o kadar çalışanın işine gidip gelirken ve ayrıca iş yerinde tüketeceği enerjiyi de hesapladı mı? Bunlar önemli sorular. 
Muhtemelen bu söylediği durumun enerji açısından adamakıllı bir kazanç falan getirmeyeceğinin kendisi de farkındadır. O zaman hesap ettikleri farklı bir şey olmalı. Madem gündüz saatinden bir kazanç beklenmiyor o zaman bütün beklentilerinin, hava karanlıkken geçen zamandan. Yani geceden. Yani insanların içtiği, düşündüğü, seviştiği saatlerden. Yani özgürlüğü hissettikleri anlardan. Üstelik açıklamaları da basit.''Vatandaş akşam daha erken yatar.'' Bu ne cüret diye sorası gelmiyor mu insanın? Hiç kimse sesini yükseltemiyor mu? Kime ne yahu bizim yattığımız saatten? Kime ne gece ne yaptığımızdan? Totaliter rejimlere özgü bu davranış biçimi sanki bir sürü şeyin habercisi gibi. Ayrıca tam içki ve sigaraya gelen zammın ardından bu açıklama bazı şeyleri daha net gösterdi. Söylenecek elbette çok şey var ancak bu söylenenleri almaya niyetli çok az insan...
Devlet, elbette totalitarizmin simgesidir ve özgürlük kısıtlayıcıdır ancak düne kadar kemalistler bize cızz yapıyor diye caz yapan bazı kimseler şu saatten sonra umarım susarlar. Çünkü günümüzün statükocuları düne kadar biz geldik artık özgürlük istiyoruz diyenlerdir. Nitekim Hitlervari bir tavırla kişilerin yatacağı saate kadar burnunu sokan bir devlet, bütün organlarıyla birlikte baskıcıdır. Bunun açıklaması olamaz. AKP üst yönetimi yine aynı tekniği izlemiş, bu tip bir fikri bir kurmayına açıklatmış ve kamuoyunun nabzını kontrol etmiştir. Kimse de beni ''Taner Yıldız''ın bu fikri kendiliğinden, kimseden habersiz öne attığına inandıramaz. Olur da bu öneri hayata geçer ve memurlar, öğrenciler, işçiler de tepkilerini koymazlarsa işte o zaman hepimiz aslında canlı türünü belirleyen şeyin sadece kromozom sayısı olmadığını bir daha kanıtlamış oluruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder