9 Ekim 2010 Cumartesi

Kızıl Nehirler

Eskiden böyle bir kitap vardı Jean-Christophe Grange yazmıştı bayağı da satmıştı hatta. Süper cinayet tasvirleri içeren çok çok iyi bir polisiye gerilimdi kendisi. Mert Güllerin dediği gibi bazı kelime tamlamaları , içeriği bilinmese bile insanda çok acayip bir etki bırakıyor. Örneğin : Karanlığa Okunan Ezanlar , Endüstri Meslek Lisesi , Ünlülerin Frikikleri. Kızıl Nehirler de böyle bişey işte benim için. Son zamanlarda kızıl nehirler konseptindeki isimlere sahip makale , yazı ve haberlere rastlar oldum. İçeriğinde yine ölüm falan var ama cinayeti yöntemi farklı bir de bunları yazan kişiler ölümü ve cinayetleri Grange kadar cesur irdelemiyorlardı. Pazartesi günü Macaristan'daki bir alüminyum fabrikasındaki atık havuzunun iki seti kırıldı ve 700.000 metreküp atık Macaristan'da 3 bölgede OHAL ilan edilmesine 7 köyün boşaltılmasına sebep oldu. Öncelikle şunu söylemek gerekir ki bu atık içeriği inanılmaz miktarda ağır metalden oluşuyor ve bulaştığı noktalardaki hayatı yok ediyor. Almanya Ulusal Çevre Araştırmaları Merkezi uzmanı Rainer Wennrich'e göre bu atıktaki arsenik oranı içme suyundaki kabul edilebilir oranın en az 100 katı ayrıca bu kirlilikten zehirlenmek için onu içmeye ya da dokunmaya da gerek yok sadece etkisinin ulaştığı bir alanda nefes almak akciğerlerde ağır tahribata yol açabiliyor. Avrupa bu kirliliğin kendi akarsu trafiğine karışmaması için resmen seferberlik ilan etmiş durumda. Ancak bizim için şu anda en görünen tehlike bu kirliliğin Tuna Nehrine karışması. Eğer bu kirlilik nehre karışırsa çok büyük ihtimalle karıştığı bölgelerdeki canlı yaşamını yok edecek. Bu durumda suyun kullanılamayacak olmasını geçtim o kirliliğin toprağa geçerse ortaya çıkabilecek durum , nehir yakınlarındaki yerleşimlerin yaşayacakları , bu bölge civarında nefes alındığı takdirde bile yaşanacak hastalıklar beni ne kadar korkutuyorsa bizim ülkemizin kriz yönetim biçimleri , gerçekçiliği (Çevre ve Orman Bakanı atıkların Türkiye'yi tehdit etmediğini söyledi) ve zekası bir o kadar korkutuyor. Eğer bir futbol maçında 1 oyuncunun bacağı kırılsaydı tüm gazeteler bu haberle kaynardı ancak şu anda olağanüstü önlemlere rağmen bazı tahminlere göre 7 bazı tahminlere göre 5 ölü varken ve bu kirlilik inanılmaz bir şekilde Tuna'ya doğru ilerlerken gündem olma şerefine erişemiyor hadi onu da geçtim insanlar yahu bu bakanlık neden hala ayaklanmadı diye soramıyor. Veysel Hoca da bu sayede yahu zaten bu maddeler bir süre sonra çöken maddeler bizzat ben inceledim yoğunluk hesaplarını falan Tuna'da çökecek (zaten çökünce hepsi yok oluyor) Karadeniz'e geçemeyecek bi raad olun be oğlum havasında takılabiliyor. Bütün avrupa salak olduğu için  yok yere ayaklanıyor oysa ki bizim mağrur ve üstün öngörülü bakanımız ne kasıyonuz la dercesine açıklamalar yapıyor. Şimdi merak ettiğim şey şu : yarın ta 3 tane kafası çalışan insan çıkıp ''ya bak biz de inceledik yabancı insanlar da inceledi çıkıp konuştular böyle böyle tehlike olduğu açık elalem OHAL ilan etti sen nasıl bu kadar rahatsın?'' diyebilecekler mi? Eğer bunu derlerse yine bir umut. Ama artık bunu da diyen çıkmazsa şuna inanırım ki değil bizi bu tehlikeden korumamak gelip bize o metalleri herhangi bir yolla vücudumuza da nakletseler biz yine böyle devam ederiz. Sevgiler.

4 yorum:

  1. yazıyı okurken aklıma çernobil faciası geldi. insanlarımız doğu karadenizde bir bir kanserden ölürken, siyasetçiler televizyona çıkıp 'bakın, ben de çay içiyorum' gibilernden şov yapmışlardır. Macaristan, tabii, Türkiye gibi değil, OHAL ilan eder. Türkiyede bu tip facia yaşansa, bu durum kader olarak adlandırılır.
    diyelim ki senin dediğin gibi, 3 akıllı çıktı, inceledi rapor hazırladı filan... bunu hangi gazetede, hangi televizyonda yayınlayacak? kimin gazete veya televizyonu bunu haber yapacak? hadi bu durum haber oldu diyelim, sabah izdivaç akşam dizi izleyen bu millet, bunu öğrenip de ne yapacak ha?

    YanıtlaSil
  2. Çevre mühendislerinin iş alanını daraltan, veterinerlerin bile Çevre Denetçisi olabilmesi yolunda paralı kurslarla çevre mühendisliği dışındaki mesleklerin önünü açan bir Çevre Bakanından ne beklersin ki Zihni? İşin acı yanı o da bir i.t.ü. mezunu. Maalesef.

    YanıtlaSil
  3. ilk cümledeki bayaaaaağğğı kelimesi ne demek kafam basmadı?

    YanıtlaSil
  4. bayaaa diye oku onu çok anlamında. bayağı diye okursan da basit banal anlamında. ben 1. yazdığımı kullandım

    YanıtlaSil